1 Mayıs 2019 Çarşamba

Gülmeceli düşünmek hep birini sarakaya almak değil


Gülmeceli düşünmek hep birini sarakaya almak değil

Aziz Nesin’i canlı canlı konuşmasında bir kez izledim. 70’li yılların sonuydu ve Çağdaş Sahne salonunda, pür dikkat kesilmiş dört yüz kadar izleyici arasındaydım. “Mizah nedir? Söyleyeyim. Kimseye zararı dokunmayacak bir bağlamda, aklın beklediğinin tamamen dışında bir şeyle karşılaşması, o şaşkınlığa verdiği tepkidir.”. Her düşündüğümde, otomobil kalitesini tanıtmaya Japonya’dan Türkiye’ye gelen uzmanın öyküsü
 aklıma gelir. Japon uzman “Bizde bitmiş otomobilin su sızdırmazlık testi şöyle yapılır: bir kediyi içine kor otomobilin kapılarını kaparız. Beş saat sonra o kedi havasızlıktan baygın ya da ölü ise, araç testi geçmiş sayılır.” deyince bizim uzman atılmış:  “Biz de aynını yaparız. “ . Japon uzman, geleneğe uygun bulduğu bu duruma çok sevinir tabii. Kimbilir Türkler nereden öğrenmiştir bu yöntemi. Lakin bizimki devamla “Yalnız arabayı bir saat sarsarak sabırla bekleriz. Kedi o rahatsızlığına karşın hala araçtan kaçamadı ise araç testi geçer.”. 


Nesin’in dediğinden hareket edersek, her işin gülünesi yanını bulmak aslında güç iştir. Çünkü gülmek yalnız gevşeyip rahatlamak değil, zihnin şaşırtılması için, o an çizilen çerçevenin dışına çıkmayı gerektirir. Çerçevenin dışından bakmak, insanı bakış açısını değiştirmeye zorlar. Bu ise anlamayı, öğrenmeyi, hatta farkında olmadan üretmeyi bile getirir.

Cem Yılmaz’ın açık büfelerde yiyecek toplama parodisine bayılırım (
https://www.youtube.com/watch?reload=9&v=eZt-55eNEP0)
. Tabakları tepeleme doldurmak için anlattıklarında üst üste yığmayı bir inşaat yapımıyla benzeştirmesi harikuladedir.




Taban dolgusunu
Amerikan salatası ile çevresindeki ihata duvarını patatesle örmeyi önerir. Ağır çeken malzemeleri alta, hafifleri üste yerleştirmek de vardır. Yılmaz’ın bu işlem için statikten söz etmesi hiç yadırganmaz. Hatta statik ve ihata duvarı sözlerini her kullanışlarında gerçek uygulamacı teknisyenlerin zihinlerinde , eğer önceden Yılmaz’ı izlemişlerse, eminim bir görüntü beliriverir.

Gülmeceli düşünmek, yeri gelir,  başkalarıyla birlikte olduğumuz ortamlarda uyarılır. Böyle olduğunda, istenmeyen bir tatsızlık da olasıdır. Gülünesi şeyler bulup çıkarılınca, hemen “Beni sarakaya alma, dalga geçme!” diye itiraz edenler çıkar. Oysa gülmeceli düşündün diye, illa karşındakiyle niye dalga geçesin? Sarakada, kişiyi hafife almak, küçük görmek vardır. Halbuki gülmeceli düşünmek, ele alınan konuya bambaşka türlü eğilmekten ibarettir. Değersizleştirmek değil, tam tersine değeri yerli yerine oturtmaktır mizahın denizine açılmak. 

Firmanın birinde yönetim planını konuşurken “İşleri kadroya bölüştürelim derken, organizasyonu paramparça, un ufak etmeyelim” demiştim. Anında herkesi güldüren “Ya o undan yeni baştan hamur karıp, fırında farklı bir kek pişirirsek?” sorusunu duydum.  Kahkahalar arasında belki “Dur hele. Gerçekten olur mu başka kek?” diye bir esinti herkesin aklından öyle bir geçmişti. Yönetim planlama aslında tam da bunun içindi. Gülmece ile o işin mayası çalınıyordu.

Gülmeceli düşünmek, kinaye yani dokundurma demek de değil. Doğrudan söyleyemediğini dolaylı ima etmek başka, gülmeceye dalmak başkadır. Espriye diğerleri kadar kendini de katmak, içinde kendinin olduğu bir çerçeve ile sunmak, suçlu gördüğünü örtük anlatıyor olmanın ilacıdır. İtham etmek istemiyorsan, içten ol, kendini de kat!

Lisedeyken bir yıllık zorlu hazırlıktan sonra katılınan turnuva maçında bizden epeyi zayıf bir takıma elenmiştik. Herkes burnundan soluyordu. Antrenör (aynı zamanda harika insan, beden eğitimi öğretmenimiz) soyunma odasında, idam sehpasına çıkarken Karadenizlinin “Bu da bana bir ders olsun.” fıkrasını, “Bu da bize ders olsun.” diye anlattı. Ahmakça ve geriye dönüşü olmayan biçimde yenilgimizde kendisine de pay çıkardığını öyle güzel belli etmişti ki.

Amerikalı roman yazarı Leo Ronsten’in yeni öğrendiğim bir sözü var:  “Gülmece, bir şeyin içyüzünü anlamanın sevecen dilidir. “. Gülerken ve güldürürken hep birlikte işin aslının farkına varmak istemez miyiz? Ayıkmanın ne güzel bir halidir o!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder